19 Kasım 2011 Cumartesi

Satıcılardan 'deney' kandırmacası

Su arıtma cihazı satan bazı art niyetli kişilerin, karşılaştırma yapılan sulara deney adı altında adeta ilüzyon yaparak halkı kandırdıkları belirtildi. Hamidiye Kaynak Suları A.Ş. Genel Müdürü Kenan Kılıç, su arıtma cihazları satan bazı pazarlamacıların bu yöntemle halkı kandırdığını söyledi. 

Son günlerde İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde bazı pazarlamacıların kapı kapı dolaşarak deney adı altında çeşitli hilelerle içme sularını kötüledikleri yönünde ihbarlar almaya başladıklarını ifade eden Kenan Kılıç, söz konusu pazarlamacıların arıtma işlemi sırasında çeşitli hilelere başvurduklarını ayrıntılı bir şekilde anlatarak tüketicilere uyanık olmaları çağrısı yaptı. 

Pazarlamacıların yaptığının temel olarak suyun kimyasal yapısından kaynaklanan ve dışarıdan müdahale ile gerçekleşen elektroliz olayı olduğunu ifade eden Kılıç şu açıklamaları yaptı: "Su arıtma cihazı pazarlayabilmek için zengin mineralli doğal kaynak suları elektrolizle bulanıklaştırıp, arıttıkları çeşme suyu ile mukayese ediyorlar. Özellikle evlere ve işyerlerine giden arıtma cihazı satıcıları görsel olarak tüketicileri etkilemekte, uyguladıkları "Suyun Elektrolize Edilmesi" yöntemi ile adeta bir çeşit illüzyon yapmaktadır. Suyun elektrolize edilmesi demek "elektrik akımı" verilmek suretiyle doğal kaynak suyunun içerisindeki doğal minerallerin "ayrıştırılması" demektir. Suya verilen elektrik akımı sayesinde sudaki sağlığa yararlı ve gerekli doğal mineraller tabiattaki doğal renklerine geri dönüşür ve suyun rengi bir anda değişir. Hamidiye A.Ş. olarak ülkemizin en güzel sularını en temiz ve en güvenilir yöntemlerle şişeleyerek tüketicimize sunarken halkımıza da gerekli olan su bilincini aşılamayı görev addediyoruz. Diğer yandan halkımızı kandıran bu tür kötü niyetli kişilerle de hukuksal mücadelemizi sürdürüyoruz." 
Uzman kimyagerlerin konu hakkındaki değerlendirmesi ise şöyle; "Yapılan çalışmada biri alüminyum biri demir olan iki elektrot su içerisine aynı anda batırılarak elektrotlara akım uygulanmakta, meydana gelen elektroliz olayı sırasında demir elektrottaki demir çözünmekte ve demir (III) hidroksit ortaya çıkmaktadır. Bu sırada da suda renklenme ve partiküller oluşmaktadır. Renklenme kullanılan elektrotun demir, mangan, bakır gibi değişik metallerin cinsine göre de aynı suda değişik renkte olacaktır. Bu iyon hızı suda çözünmüş madde miktarına ve uygulanan elektriğin optimum voltajına bağlıdır. Çözünmüş maddesi az olan sular elektriği daha az ilettiğinden demir elektrotun çözünmesi daha yavaş olur ve suda daha az renklenme olur. Örneğin saf su, elektriği hiç iletmediği için (söz konusu pazarlamacıların kapı kapı dolaşarak halka satmaya çalıştığı filtrelerden elde edilen su saf sudur ve hiçbir mineral içermediği için insan sağlığına her hangi bir olumlu katkısı yoktur) elektroliz olayı gerçekleşmeyecek, dolayısıyla demir katodun suda çözünmesi gerçekleşmeyecek ve suda renklenme olmayacaktır. Demir elektrodu ile oluşan renk, demir yerine bakır kullanılırsa mavi-yeşil, mangan kullanılırsa siyaha yakın olacaktır. Bu renklenmeler tamamıyla elektroliz olayı sonunda suda çözünen elektrotların (demir, bakır, mangan) oluşturduğu kimyasalların renkleridir. İçine konulan suyla bir ilgisi yoktur. Sadece suyun memba suyu ya da maden suyu olması yani içindeki doğal minerallerin az ya da çok olması renklenme veya çökmenin az ya da çok olmasına sebep olur. Hatta bu durumun ispatı için saf suya elektrotları daldırdığınızda hiçbir çökme olmazken o anda bir miktar tuz ilave ederek çökmenin görülmesiyle anlaşılır."

12 Kasım 2011 Cumartesi

Polikarbonat damacana aklandı


Yapılan bir araştırmaya göre damacanalarda bulunan Bisfenol A'nın (BPA) suya geçme riski “yok denebilecek düzeyde” çıktı.

Polikarbonat (PC) damacanalarda bulunan ve “endokrin bozucu” etkisi dolayısıyla kansere neden olabileceği belirtilen Bisfenol A'nın (BPA) suya geçme riski ile ilgili yapılan araştırma, bu riskin, insan sağlığına etkisi açısından “yok denebilecek düzeyde” olduğunu ortaya koydu.

Dünyada ilk kez Türkiye'de yapılan araştırmaya göre, polikarbonat (PC) damacanalarda bulunan BPA, damacana 35 derecede 60 gün bekletilse bile, uluslararası düzeyde belirlenen sağlık limitlerinin 200'de biri kadar suya geçiyor. Saptanan migrasyon (göç-suya geçiş) düzeyi ile bir insanın PC damacanalardan sağlığı tehdit eder düzeyde BPA alabilmesi için, günde 60 damacana, bir bebeğin de 6 damacana su içmesi gerektiği belirtildi.

Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezi (HÜGAM), PC damacanalarda bulunan ve “endokrin bozucu” etkisi dolayısıyla kansere neden olabileceği belirtilen Bisfenol A'nın (BPA) içme suyuna geçme riskini araştırdı. HÜGAM Müdür Yardımcısı ve araştırma grubunun başkanı Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, yaklaşık 3 ayda tamamlanan ve piyasadan alınan örneklerin de kullanıldığı araştırma sonucunda, PC damacanalardaki BPA'nın suya geçiş oranlarını test ettiklerini belirterek, bu oranların, uluslararası sağlık limitlerinin çok altında kaldığını saptadıklarını söyledi.

Aynı zamanda HÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Gıda Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, damacanaların doğrudan güneş ışığına maruz kalma olasılığı dikkate alınarak 35 derecede depolanması halinde bile BPA migrasyonunu en çok 0,003 mg/kg olarak ölçtüklerini belirterek, “Bu oranın AB ve Türk mevzuatında günlük yasal sınır olan 0,6 mg/kg'ın 200'de birinden daha düşük olduğu dikkate alınırsa, bu oranlarda BPA varlığının sağlık açısından herhangi bir risk yaratmayacağı dile getirilebilir. Polikarbonat damacanalardaki BPA, insan sağlığı açısından risk oluşturmuyor” dedi.

Prof. Dr. Erdem, bu düzeyde BPA varlığı söz konusuyken, sağlık açısından bir risk oluşturabilmesi için bir yetişkinin günde 1200 litre (60 damacana), bir bebeğin günde 120 litre (6 damacana) su içmesi gerekeceğine işaret etti.

Dünyada yılda 2,5 milyon ton BPA kullanılıyor
Prof. Dr Erdem'in verdiği bilgiye göre, dünya genelinde 2,5 milyon ton BPA kullanımı var. Epoksi reçineler, konserve kutu lakları, PVC borular, PC ambalajlar, havacılık, otomotiv, yapı malzemeleri gibi çok yaygın bir alanda kullanılan BPA'nın zayıf östrojenik özelliğe sahip olduğu biliniyor ve bu nedenle endokrin bozucu olarak nitelendiriliyor. Bazı otoriteler, BPA'nın düşük dozlarının da sağlık açısından ters etki yaratabileceği görüşünü savunuyor.

AB mevzuatında ve Türk Gıda Kodeksi'nde, BPA bileşiğine ilişkin spesifik migrasyon (geçiş) limiti 0,6 mg/kg ile sınırlandırılmış. Yani polikarbonat (PC) ambalajlarda satışa sunulan veya ambalaj materyali içerisinde BPA bulunan, insan beslenmesine yönelik herhangi bir gıda maddesinde BPA migrasyonu söz konusu ise BPA derişiminin, o gıdanın kilogramında 0,6 miligramı geçmemesi gerekiyor. Vücuda alınabilecek miktarının da vücut ağırlığı başına 0,05 mg/kg'ı geçmemesi gerektiği için, 70 kg ağırlığındaki bir yetişkinin günde en fazla 3,5 mg BPA alması, sağlık açısından riskli görülmüyor.

Türkiye'de son yıllarda yiyecek ve içecek ambalajlarının büyük çoğunluğunda PET ve PC kullanılması nedeniyle, BPA migrasyonu, “kanser riski”ne dikkat çekilerek sık sık kamuoyunun gündemine getiriliyor. Özellikle 19 litrelik PC damacana ambalajlarda tüketime sunulan doğal kaynak suları ve mineralli sularda BPA varlığının saptanması, halk sağlığı, tüketici bilgilendirilmesi ve üretici sorumluluğu açısından zorunlu hale geldi.

HÜGAM Müdür Yardımcısı ve araştırma grubu başkanı Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, söz konusu ihtiyaçtan yola çıkarak, bu yıl Haziran ayında “19 litrelik PC damacana ambalajlarda tüketime sunulan doğal kaynak suları ve mineralli sularda BPA varlığının saptanması” amacıyla bir araştırma başlattıklarını ve araştırmanın Eylül ayı itibariyle sonuçlandırıldığını söyledi.

Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, Prof. Dr. Vural Gökmen ve gıda mühendisi Furkan Acar tarafından yürütülen araştırma çalışmaları hakkında şu bilgiyi verdi:

“Araştırma kapsamında alınan su örnekleri, 4 derece, 20 derece (oda sıcaklığı) ve 35 derecelerde 60 gün boyunca depolanarak bu sürelerde BPA migrasyonu (geçişi-göçü) test edildi. Ayrıca, Ankara ve İstanbul'da PC damacanalarda satışa sunulan markalardan örnekleme olarak piyasadan rastgele alınan 42 farklı marka üzerinde özellikle BPA taraması yapıldı. Bu örneklerin toplanması konusunda Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) de destek oldu.”

Araştırma yaparken, PC damacanalarının yarıya yakınının bu yıl imal edildiğini, toplamda ise en az yüzde 80'inin 2008-2010 yılı ürünü olduğunu belirlediklerini kaydeden Prof. Dr. Yaşar Erdem, sektörde 3 yıldan daha eski damacana kullanma oranının çok düşük olduğunun söylenebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Erdem, “damacana eskidikçe BPA migrasyonunda bir artış olmadığını” da belirlediklerini vurguladı.

Piyasadan toplanan örnekler üzerinde yapılan incelemede, örneklerin dolum tarihlerinin de 10 günü geçmediğinin saptandığına işaret eden Prof. Dr. Erdem, araştırma sonuçları hakkında şunları söyledi:

“PC damacana ambalajlarda satışa sunulan doğal kaynak suyu örneklerinde 4 derecede 60 günlük depolama süresince BPA migrasyonu gözlenmedi. Oda sıcaklığında, 20 derecede 60 gün bekletilen damacanalardaki BPA migrasyonu ise 0.6 mg/kg'lık yasal sınırın 450'de birinden daha az, 0,001 mg/kg olarak saptandı. Damacanaların doğrudan güneş ışığına maruz kalma olasılığı dikkate alınarak 35 derecede depolanması halinde ise BPA migrasyonu en çok 0,003 mg/kg oldu. Bu oranın AB ve Türk mevzuatında günlük yasal sınır olan 0,6 mg/kg'ın 200'de birinden daha düşük olduğu dikkate alınırsa, bu oranlarda BPA varlığının sağlık açısından herhangi bir risk yaratmayacağı dile getirilebilir.”

Bu kadar düşük oranlarda BPA varlığının risk oluşturabilmesi için PC damacanalardaki doğal kaynak ve mineralli suların 35 derecede yaklaşık 32 yıl depolanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, “Bu düzeyde BPA varlığı söz konusuyken, sağlık açısından bir risk oluşturabilmesi için bir yetişkinin günde 1200 litre (60 damacana), bir bebeğin günde 120 litre (6 damacana) su içmesi gerekecektir” dedi.

BPA'nın konserve kutularının iç laklarında da kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, bundan sonra HÜGAM'da, metal kaplarda satışa sunulan gıda maddeleri (konserveler, gazlı/gazsız içecekler vb.) konusunda ve tüketici sağlığı açısından riskleri tartışılan PET ambalajlarda satışa sunulan özellikle yemeklik yağlar, içecekler, süt vb. gıdalarda kanserojen madde migrasyonu konusunda araştırma planladıklarını açıkladı.

Sonuçlar uluslararası konferansta sunulacak
Araştırma sonuçlarının Aralık ayı başında Ankara'da yapılacak “Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi”nde tebliğ olarak sunulacağını, konu ile ilgili uluslararası dergilerde yayımlanmasını sağlamak üzere de makaleler hazırlandığını belirten Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, konunun bilimsel camiada tartışılmasının büyük önem taşıdığına işaret ederken, şunları söyledi:
“HÜGAM'daki altyapımızla, bu konularda analiz yapan Avrupadaki ve Türkiye'deki laboratuvarlardan yaklaşık bin kat daha duyarlı biçimde biz BPA'yı saptayabiliyoruz. Bizim açımızdan analiz yöntemimizin ve analiz duyarlılığımızın tartışılabilir bir yanı yok. Ama yine de camiada bunun tartışılması için makalelerimizi hazırladık. Analiz hassasiyeti konusunda Avrupa'daki laboratuvarlar ve örgütlerle de bağlantı kurduk. Onlar 0.01 mg/kg'ı saptayabilirken, biz 0.01 mikrogram/kg düzeyinde analiz yapabiliyoruz.”

Zayıf östrojenik özelliği nedeniyle “endekrin bozucu” etkisinden bahsedilen BPA hakkında en son bu yıl yapılan araştırmalarda, kobaylara var olan limitlerin 5 katı düzeyde oral olarak BPA verildiğini, vücut ağırlığı olarak günde 200 mikrogram/kg BPA almanın, farelerde özstrojenik yapısında, mental yapısında bozulmaya ve fiziksel durumunda bir değişikliğe neden olmadığının belirlendiğini anlatan Prof. Dr. Erdem, Almanya'da Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü'nün bu sonuçların EFSA'da kullanılabileceği görüşünün dile getirildiğini söyledi.

Prof. Dr. Erdem, “Dolayısıyla bu araştırmaların sonuçlarına göre, EFSA'nın konuyu yeniden değerlendirerek, günde alınabilecek BPA limitlerini bu yıl veya gelecek yıl değiştirebileceği kanaatindeyiz” dedi. BPA ile ilgili tartışmaların odağında biberonlar bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Erdem, bununla ilgili araştırmaların kendi çalışma konularının dışında olduğunu kaydetti. Bisfenol A, iki fenol ve polikarbonat moleküllerinin birleşmesiyle elde edilen bir tür organik bileşik ve özellikle plastik, naylon, polyester ve PVC gibi maddelerin üretilmesinde etkin rol oynuyor.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Kutu su (water in a box)




Kutu su (Water in a box)  nedir?

Kutu su ,  yüksek kaliteli suyu çevre dostu  ambalajda uzun süre saklamak için üretilmiş pratik bir üründür
PET şişelere oranla daha az plastik  içerir dolayısıyla çevreci ve %100 geri dönüşümlü bir üründür. PET şişelere oranla %80 daha az plastik içerir. PET şişe ve eşdeğer su hacmine sahip ambalajlarla kıyaslandığında en çevreci üründür. Kutu su'yun bir diğer özelliği pratik olması ve buz dolabında saklama imkanı olmasıdır.




Ürünümüzün özellikleri
  • Kendinden musluklu 
  • Pratik kullanım
  • %100 doğal tek kullanımlık kutu su
  • Hava ile teması engelleyen aseptik torbalı
  • Ergonomik tasarım ve buz dolabında saklama imkanı
  • 12lt ve 20 lt ürün seçeneğimizle
  • İster evde ister piknikte rahatlıkla kullanabilirsiniz.
  • Ürünümüz buz dolabına da girmektedir.
  • Ayrıca kutu su için soğutucu cihazımızda bulunmaktadır.
  • Toptan ve adrese teslim yapılır.






3 Kasım 2011 Perşembe

Ücretsiz sebil

Aylık 50 adet ve üzeri damacana su alan müşterilerimize ücretsiz emanet su sebili vermekteyiz. Ayrıca 2 ayda bir sebil dezenfekte ve bakım hizmetimiz ücretsizdir. Sebil satışıda yapmaktayız.